Üçtemel sacayağına sahip bu koordinatlardan birincisi Almanya'nın artık İngiltere ve Fransa gibi iki başat Avrupa devleti ile İkinci Dünya Savaşı'na neden olan rekabetini bir kenara
BİLARDOUÇURUMUN EŞİĞİNDE.. Semih Saygıner, Tayfun Taşdemir, Adnan Yüksel ve Murat Naci Çoklu gibi bilardonun elit sporcuları ve niceleri istekalarını duvara asma ve bu spora veda etme aşamasına geldi. Yapılan araştırma sonucunda birbirinden çarpıcı sonuçlara ulaşıldı Dünya ve Avrupa şampiyonlarının durumu bilardonun acınacak halini gözler önüne seriyor.
Tiyatrobiletleri, Tiyatro oyunları, resitaller, toplulukları ve sahnelerine, sergiler ve galerilere İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Eskişehir, Antalya ve ülkenin her noktasından tek tıkla ulaşabilirsiniz. Dünyada Karşılaşmış Gibi
Geçenyıllardaki gibi yine şapka, kazak, çorap, ceket, pantolon gibi eşya satıyor. Eminönü-Sirkeci dolayları başka bir dünya. Kadıköy, Beyoğlu vs. gibi değil.
Bir Başkadır” başka falan değil!.. 19.11.2020, Perşembe "Dünyada Karşılaşmış Gibi.." Onu hatırladım. Girdim internete, yazdığım yazıyı buldum.. Bakın ne demişim.. * "İnsanların bol vakitlerinin olduğu Shakespeare Trajedileri gibi bitmez tükenmezliklere, bu televizyon ve internet çağında tahammül etmek zor
Enson 2013'te Iska ile seyirci karşısına çıkan Berkun Oya, uzun bir aradan sonra tiyatroya döndü 'Dünyada Karşılaşmış Gibi' adlı oyun, ilk açıklandığı andan itibaren tüm
43trK. uzun zamandır sessizliğe gömülen krek tiyatronun yeni oyunu. oyuncu kadrosunda alican yücesoy, defne kayalar, fatih artman, okan yalabık, öner erkan, serkan kesin ve settar tanrıöğen’in bulunduğu oyunu yazan ve yöneten ise berkun oya. heyecanla satışa çıkmıştır. kasım ayında volkswagen arena'da oynanmaya başlayacak olan oyun. bileti için kendimi parçalayacağımdan şimdiden emin olduğum oyun. heyecanla, coşkuyla beklenen. aralık sonuna kadarki tüm gösterimlerin satıldığına hem sevindiğim, hem de bilet bulamadığım için üzüldüğüm oyun kadrosundan dolayı oldukça merak ettiğim oyun. ek kontenjan açılmıştır ama şöyle bir sıkıntı var ki öğrenci bileti satışı yok. gidemeyecek olan 2 öğrenci biletine talibim. unutmadan söyleyeyim defne kayalar sana aşığım, elbet bir gün buluşacağız bu böyle yarım kalmayacak. 16-17-18 sezonlarinda toplamda 30’a yakin oyun seyrettik. cok iyi oyunlar da gorduk bkz yutmak, bkz istila, bkz yuva, bkz killology, ama boyle bir oyunu, boyle bir deneyimi kesinlikle yasamadik. spoiler vermeden bahsedecek olursak inanılmaz güzel yazılmış, çok doğru oyuncu tercihleri yapılmış, oyuncular coşmuş; teknik olarak da belki daha önce yapılmışı vardır emin olamamakla birlikte kesinlikle fark yaratacak yöntemler kullanılmış bir oyun. karakter derinlikleri, gerçekleşen tiradlar vs vs. beklenen popülariteye ulaşmadı keza şunu da belirtelim we were here before it was cool ama ben türkiye özel tiyatro sahnesine etkisinin çok büyük olacağına, önümüzdeki aylarda çok büyük ses getireceğine inanıyorum. biz hali hazırda ikinci defa gitmek için plan yapmaya başladık. `seyredenler anlayacak oyuna adını veren sahneyi yazmak için ayrı bir zeka, ayrı bir psikopat ruh hali gerekiyor. berkun oya'ya sevgiler. okan yalabık elinin değdiği her şeyi güzelleştiriyorsettar tanrıöğen üstad! serkan keskin bir rol bu kadar mı insanın üzerine cuk otururöner erkan afife, sadri alışık ödülleri falan hep senin olsun inşallah bu performanslafatih artman bayıldıkalican yucesoy gülünç karanlık'ı kasım sonunda seyredeceğiz ama methini duymuştuk, hak ediyormuşdefne kayalar keşke sahnede biraz daha görebilseydikkaçırmayın. - spoiler -2 perdeden oluşan oyun aynı zaman dilimindeki farklı odaların oyunlarından oluşmakta. birinci perde bir odayı, ikinci perde diğer odayı izliyoruz. seyirci perde arasında sahne açısı adına yer değiştiriyor tiyatro'da sinema izlemek gibi denilebilir. 4. duvar camdan. üslubu natural olan piyes, intim duyguyu çok güzel şapıyor cümleten. zaten oyun kulaklıkla dinleniyor. şopar karakter ve finale 1 kala silah sahnesi güzel hakiki idi. doya doya anadolu ve ödül kokusu var buram buram. hikaye çok sıra dışı değildi, ilginç bir gerçekliğe sürüklemiyor ancak; birinci bölümden mi ikinci bölümden mi izlemeye başlayacağınız sizin elinizde değil. bu çok güzeldi. ancak hangi bölümden başlarsanız başlayın ilk bölümün sonunda hikaye, karşı odada neler olduğunu aşağı yukarı belli ediyor. ancak bu tasarım bu oyun hikayesine bir parça fazla gelmiş metin itibariyle. bu tasarımın elindeki potansiyel çok kuvvetli hikaye yönelimleri açısından. not önden seyretmek önemli bu spoiler - mükemmel yazılmış, mükemmel kurgulanmış, mükemmel yönetilmiş, mükemmel oynanmış. bu oyuna olumsuz eleştiri getirmek sanat adına çok büyük lüks olur. ayakta izledikten sonra bu video da yerine oturuyor dileğim bu oyunun da "masum" gibi muazzam bir mini diziye dönüştürülmesi. 7 karakter 7 hikaye 7 bölüm, olağanüstü olur. instagramda yayınladıkları videoda eyes wide shut'tan esinlenmişler sanırım. birebir aynısı?müzik, kadının takside dışarıya bakması, adamın kadının üzerini örtmesi.. ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri takip etmek için giriş yapmalısın.
Şampiyonlar Ligi gibi kadrosu, özgün metni ve kalıpları yıkan sahne tasarımıyla Krek’in dönüşü muhteşem oldu. Dün akşam “Dünyada Karşılaşmış Gibi”yi izleyebildik. “İzleyebildik” diyorum çünkü bilet bulmak oldukça zor. Geçtiğimiz Ekim ayında duyurulduktan sonra hep kapalı gişe oynadı ve belli ki böyle devam edecek. Buyurun tanıtım filmi Aslında bu film de izleyeceğimiz oyunun sinema tadında olacağının sinyalini veriyormuş. Zira Krek’in önceki oyunlarından aşina olunan cam kutu, “Dünyada Karşılaşmış Gibi”de de karşımızda. Oyun bir camın ardında oynanıyor, seyirci kulaklıkla izliyor ve kurulan muazzam ses sistemi sayesinde kutu içerisindeki her ses çok net duyuluyor. Kulaklıklarımızı test ederken Ferdi Tayfur şarkısıyla oyuna da hazırlanıyoruz. İşte o şarkı “Sanma ki yaşıyorum, sanma ki ben çok mutluyum…” Bu hikaye, bir gece karakolda tesadüfen bir araya gelmiş yedi kişinin hikayesi. Bu yedi kişinin ortak paydası ise kayıplarından ve gidenlerinden sonra “kendi kendilerini arıyor” olmaları. Yedi kişinin dördü polis, biri çok konuşan “doğrucu” bir düzenbaz, ikisi ise yolları yıllar önce ayrılan bir çift. Karakterler hem çok gerçek hem de bu dünyadan değilmiş gibi veya tam bu dünyaya geçecekmiş de arafta kalmışlar gibi ve sanki arafta kalan bu karakterler, dünyada bir karakolda karşılaşmış gibi. Buradan gelelim oyunculara… Hep söylerim, şimdi de yazıyorum, Öner Erkan, jenerasyonunun en iyi oyuncusudur. Geveze ama doğrucu düzenbaz olarak oyundaki favorimdi. Sesi, hareketleri, konuşması, temposu muhteşemdi. Kalbimin bütün Afifelerini kendisine takdim ediyorum. Okan Yalabık, “Masum”dan aşina olduğumuz, benim tabirimle ezik, takıntılı ve çaresiz aşık rolünde. İyi mi? Kesinlikle evet ama ya bu rol üzerine yapışırsa? Neyse, kendi bilir. Yalnız bir gün bir seri katil filmi falan çekilirse kendisini başrolde görmeyi çok isterim Duyun sesimi yapımcılar, senaristler, yönetmenler!. Polislerden birini canlandıran Alican Yücesoy ise oyunun bir diğer yıldızı. Karadeniz ağzıyla konuşması şaşırtıcı ve başarılı. Sonuçta ne demişler, kötü bir ağız adamı rezil eder ancak iyisi de vezir eder. Kendisi vezir olanlardan. Karakoldaki bir diğer polis ise Serkan Keskin. Bu dünyadan değilmiş gibi bir tavırla oyunun en ilginç karakterlerinden biri. Daha önce böyle bir rolde izlememiştim, pek beğendim. Fatih Artman, adı gibi işine, evine, eşine sadık polis memuru rolüyle karşımızda. Karakterlerin uçlarda olduğu böyle bir oyunda gerçeğe ve normale en yakın karakter. Tansiyonun arttığı noktalarda ise bir denge sembolü. İzlemesi her zaman keyifli olan Settar Tanrıöğen de Hulusi Kentmen’den hallice tonton tavırlarıyla babacan komiser rolünde. Ve Defne Kayalar… Çalınan çantasının peşinden karakola gelerek olayların hem içinde hem dışında kalan sahne üstündeki tek kadın karakteri. Finaldeki konumuyla ise belki de en arafta karakteri. Neyi, ne kadar değiştirecek veya değiştirebilecek mi kısmı ağır ipucu içerdiğinden burada kesiyorum ama sesleriyle oyuna katılan Binnur Kaya ve Öykü Karayel’i de buradan selamlıyorum. Yıldız kadrodan bahsetmişken Berkun Oya’dan özellikle bahsetmemek çok ayıp olur. Dünyanın belki de en sıradan konularından birini etkileyici diyaloglarla ve muhteşem sahneleme tekniğiyle temposu yüksek, akıcı bir oyuna dönüştürmüş. Bir de daha önce denememiş bir sahne tasarımına imza atmış. Oyunun cam bir kutu içerisinde oynandığından bahsetmiştim. Kutunun iki tarafında oyunun iki farklı parçası oynanıyor. Bu iki taraf, bir kapıyla ayrılıyor. Arada bir açılan bu kapıdan giriş çıkış yapan oyuncular, her iki perdede de kutunun iki yüzünde oynamış oluyorlar. İlk perdede birinci blokta olan seyirci ise, oyun arasında ikinci bloğa geçerek diğer perdeyi izliyor. Yani oyuncular aynı oyunu iki kere oynarken, seyirci diğer tarafa geçtiğinde hikayenin bütününü öğrenebiliyor. Burada zamanlamanın altını özellikle çizmek istiyorum. Sonunda bir bütünü oluşturacak olan oyunun iki parçasında yer alan oyuncuların senkronizasyonu tutturmak için sürekli oyunun içinde kalmaları, başka bir deyişle otomatiğe almadan oynamaları gerekiyor. Bu aksiyonu kaçırmamak için seyirci de diri kalıyor çünkü pürdikkat ilk perdeyi izlerken, kutunun diğer tarafında neler olup bittiğini merak ediyorsunuz. Arada bir açılan kapıdan sahneye giren karakter de diğer taraf için heyecanı artırıyor. Diğer tarafa geçtiğinizde parçalar birleşmeye başlıyor ama bu sefer de ilk perdedeki akışı zihninizde canlı tutmaya çalışıyorsunuz. Burada utanarak bir itirafta bulunacağım Oyun boyunca “acaba tekleyecekler mi”, “senkronizasyonu tutturabilecekler mi” diye biraz sinsi bir hisle açık aradım ama tabii ki sonunda utanan ben oldum. Oyunun sonunda “eee yani şimdi ne olacak?” gibi bir duyguya kapıldım. Bir de bu Araf konusuna biraz taktım. DİKKAT SPOILER! O cam kutu arafsa, o karakterler arafta kalmış ama dünyada karşılaşmış gibilerse, bu olayın oradan çıkması, dünyaya gelmesi gerekiyor bence. Bu nedenle cam kutuda başlayan bu hikayeyi, ben tanıtım filmini yeniden izleyerek tamamladım. Siz de oyundan çıktıktan sonra bu yarım kalmışlık hissine kapılırsanız o filmi bir kere daha izleyin. “Dünyada Karşılaşmış Gibi” sadece bu sezonun değil, muhtemelen son birkaç yılın en dikkat çeken oyunlarından biri. Dekorun zorluğundan dolayı şimdilik turne düşünceleri yokmuş ama sezon boyunca Volkswagen Arena’da sahnelenecekmiş. Dolu dolu iki saat geçirmek, biraz sinema tadında farklı bir tiyatro deneyimi yaşamak için oyun tarihlerini yakından takip etmenizi şiddetle tavsiye ederim. Bir not Oyun bitince Müslümcü de olsanız birkaç kere üst üste Ferdi Tayfur dinleyeceksiniz. Bir soru Berkun Oya jenerasyonun Ferdi Tayfur’a olan bu aşırı ilgisinin sebebi nedir? Yazan, yöneten Berkun Oya Yapımcı Nisan Ceren Göknel Oyuncular alfabetik sırayla Alican Yücesoy Defne Kayalar Fatih Artman Okan Yalabık Öner Erkan Serkan Keskin Settar Tanrıöğen Sahne ve Kostüm Tasarımı Berkun Oya Işık Cem Yılmazer Dekor Uygulama Muhtar Pattabanoğlu Prodüksiyon Sorumlusu Evrim Zeybek Proje Asistanı İrem Avcı Teknik Sorumlu Emrah Altıntoprak Ses Tasarım ve Uygulama Hakan Atmaca
Dünyada Karşılaşmış Gibi Ön not Bu yazıda geçen açıklamalar; “spoiler” olmasa da, anlatılan oyunun özelliği ile ilgili bazı bilgiler içerir. “Hiçbir şey bilmeden oyunu izleyeyim” diyenlere, en yakın çarpıyla sayfadan çıkmaları, bu yazıyı e-posta ile okuyanlara ise gelen kutularına dönmeleri önerilir. Blogda bazı tiyatro oyunlarını, filmleri önerirken “Dünyada Karşılaşmış Gibi” oyununu atlamak, oyuna, bloğa ve size haksızlık olurdu. Bu hafta içi Volkswagen Arena'da seyrettiğim, Berkun Oya’nın yazdığı ve yönettiği bu oyunun ayırıcı özelliği, oyunu iki perde iki farklı bloktan izlemeniz. İlk perdede sahnenin bir kısmını, ikinci perdede yer değiştirip sahnenin diğer kısmını izliyorsunuz. Oyuncular, iki perdede de aynı oyunu oynuyorlar; siz sadece kendi tarafınızdakilere şahit oluyorsunuz. Sahne de camla kaplı, kulaklıkta dinliyorsunuz oyunu. Oyun karakolda geçiyor, bir sahne ifade odasının içini, diğer sahne ise o odanın dışını gösteriyor. Oyun karakolda geçtiği için tabii ki mevcut düzenle ilgili eleştiriler ve siyasi dokundurmalar da var, Türkiye’nin bir fotoğrafını da çekmiş diyebiliriz senaryo için. Oyuncu seçimi ise kusursuz olmuş, yani “keşke bu oynamasaydı” dediğim, ne bileyim itici gelen örneğin çok sevdiğim “Ölümlü Dünya” filminde birkaç oyuncu sırıtıyordu hiçbir oyuncu yok. Oyuncular; Alican Yücesoy, Defne Kayalar, Fatih Artman, Okan Yalabık, Öner Erkan, Serkan Keskin ve Settar Tanrıöğen, “Allstar” gibi yani. Bu oyunculardan bazılarını daha önce de çeşitli oyunlarda izlemiştim. Serkan Keskin’i zaten ayrı bir yere koyarım, bu oyunda da yine orijinal bir karakterle çıkmış karşımıza ki, Serkan Keskin’i Serkan Keskin yapan da her rolün oyuncusu olması ve hakkını vermesi bana göre. Diğer oyuncular da gayet iyi oynamış, bu oyunun parlayan yıldızı ise, aşağı yukarı tüm yorumlarda da görebileceğiniz üzere Öner Erkan olmuş. Tabii büründüğü karakterden de kaynaklı; ama müthiş performans sergilemiş. Alican Yücesoy’a Trabzonlu şivesi, Settar Tanrıöğen’e de babacan komiser rolü ayrıca yakışmış. Diğer oyuncular da oyunun hakkını vermiş. Var olsunlar. Biletleri “mobilet” sitesinden bulabilirsiniz, tabii bakacağınız tarihler için biletler tükenmiş olabilir, biletlerin satışa çıkış tarihini kollamak ve yakın temasta bulunmak lazım. Özetle oyun, sırf kadrosu ve orijinal sahne kullanımı nedeniyle dahi izlenmeyi hak ediyor. “Yapımda ve yayında” emeği geçenlerin ellerine sağlık. Gidiniz…
Küçükken neredeyse her hafta tiyatroya ya da operaya giderdik..Yıldız Kenter aşkım oradan gelir.. Aşırı hayalperest bir çocuk olarak hep onunla tiyatroda prova yaptığımı falan hayal ettiğimi hatırlıyorum 🤓Ama o zaman bile nedense opera izlemekten daha fazla keyif alırdım..Mesela doktor olmadan önce opera sanatçısı olmak isterdim.. mühendis olmuştu💩O kadar ki, daha ilkokuldayken sıfır ingilizce ile Phantom of the Opera’yı ezberlemiştim… Dinlemek isteyenler için şuraya da iliştireyim..Sonradan, heryerde sinemalar açılmaya başlayınca tiyatroya gitmemeye başladık..Ama yaşım ilerledikçe ilgimi çeken oyunlara gitmeye çalıştım diyebilirim..Utanarak belirtmek isterim ki Haluk Bilginer gibi bir üstadın tiyatrosunda bile sıkılabilmeyi başardım…Ancak, 2018'in Kasım ya da Aralık ayıydı sanırım, bir arkadaşım mutlaka gitmelisin diye bir tiyatro önerisinde bulundu.. Oyunun adı “Dünyada Karşılaşmış Gibi”ydi..Biletler sanırım o zaman mobilet’te satışa sunuluyordu.. Baktım bilet yok.. Araya zaman girdi, sonra unutmuşum, bu arada bilet falan da bakmamıştım..Sonra bi gün başka bir arkadaşım daha aynı tiyatrodan bahsedip en sonunda bilet buldum diyince yine aklıma düştü..Bundan sonra uzun bir süre bilet bulmaya çalıştım. Malesef hep hüsranla karşılaştım.. Hiç bir zaman biletlere yetişemedim..Hatta Twitter’da konu ile ilgili attığım ilk tweet şuBu tweetimden sonra hatta biri0 followerlı beni dolandırmaya çalıştı, bileti varmış da satacakmış da vb. 🤪Tabi ki ile Palavralaraİnanmadım, tanmadığım birine para göndermedim 👏🏻Sanıyorum 2019'un Nisan ayında Afife Tiyatro Ödülleri verildi.. Bir de ne göreyim, “Yılın Tiyatro Ödülü”nü bu oyun almıştı..Afife Tiyatro Ödülleri’nin bir diğer kazananı da Öner Erkan’dı.. “Dünyada Karşılaşmış Gibi”deki performansı için Yılın En Başarılı Erkek Oyuncusu ödülünü almıştı..Özellikle resim koydum ki tanımayan ve oyuna gidenler inanılmaz performansı dikkatlice izlesin…Artık bu oyunu aşırı derecede çok izlemek istiyordum..Biletler de artık Biletix üzerinden satılıyordu..Kendime hatırlatma koyup belli zamanlarda Biletix’e girip biletlere baktım..Ama hep hayal kırıklığı..Bir gün artık nasıl delirdiysem kendimi Ekşi Sözlük’te “Dünyada Karşılaşmış Gibi” başlığı altındakileri okurken buldum..Spoiler okuyacağım diye ödüm koparken bir yazarın bilet bulmak için yapılacaklar listesi gözüme çarptı..Özetle; Instagramda hesabını takip edip, notificationları açacaktık..Hemen yaptım tabi 😉Ama tabi ki tam bir kaç gün evvel satışa sunulan biletleri kaçırmıştım..Sonrasında, aşırı sanşlı! bir insan olduğum için Krek’in 8 Ekim ile 8 Aralık arası bir tane bile yeni post’u olmadı..Kendilerine 2 kez mesaj attım.. Allahtan çok tatlılar en kısa zamanda biletleri satışa sunacağız vs. diye geri dönüyorlardı ama hiç bir şey olmuyordu..Nihayetinde 13 Aralık’ta tam instagramda gezerken bir Krek’ten notificationı düştü ekranıma..Sonunda bilet bulma şansını yakalayacaktım!Biletix’e girerken ellerim titriyordu.. Sanki ölümcül bir durum ahaha😂Hemen bilet aldım..Sonradan öğrendiğime göre biletler 2–3 saat içinde tükenmiş..Biletimin tarihi 28 Ocak’tı, yani dündü..Dün akşam oyunu sonunda izledim😍Çok farklı ve güzel bir deneyim.. Standart tiyatroların çok dışında bir oyun..Ve oyunculuklar gerçekten çok çok iyi…Fragmanı iyi izleyin, oyunu izledikten sonra tekrar izleyeceksiniz DOyunla ilgili ilgi çekici bir kaç detayı veriyorumspoiler içermez…Oyunun Volkswagen arenada oynanmasının bir nedeni var..Oyunun 2. perdesinde salon değiştiriyorsunuz Merak etmeyin ilk bölümde hangi salonda olduğunuzun bir önemi olmuyor…Sahnenin önünde bir cam var ve oyunu kulaklıkla izliyorsunuz..Daha fazla bilgi veremeyeceğim çünkü gidip izlemelisiniz🎭Herkese bilet konusunda bol şans ve iyi seyirler…DeryaOyundan çıkınca aklınızdaki parça da şu olacakD
Kimi zaman sert, kimi zaman naif bir karakterle karşımıza çıkıyor. O ise hayata hep pozitif taraftan bakmaya çalıştığını anlatıyor. İnsan onu görünce, sanki yıllarca tanıdığı bir mahalle arkadaşıyla karşılaşmış gibi hissediyor. Hep gülümsüyor, diğer oyuncularla yarıştan uzak... "Ben sadece kendi dünyamdayım" diyor. 'Dünyada Karşılaşmış Gibi' oyunu pandemi yüzünden ara verse de ekran yolculuğu tam gaz devam eden Fatih Artman'la başlıyoruz hikayesini konuşmaya...? Canlandırdığınız karakterler genelde açıksözlü, dobra insanlar... Size ne kadar benziyorlar?Hiçbiri bana benzemiyor bence ama hepsinde benim ruhum var.? Hem beyefendi bir havanız var hem her an sert birine dönüşebilecekmiş gibi duruyorsunuz. Biraz görmediğimiz Fatih'i anlatır mısınız bize?Bu çok zor bir soru. Kendime bile sormaktan korktuğum bir soru hatta. Kendimi bildim bileli hayatı olumlu tarafından görmeye çalışan, gülmeyi, paylaşmayı ve sohbet etmeyi seven bir insanım. Her insan gibi olumsuz yönlerim de var tabii ki.? Örnek verir misiniz?Ani duygu değişimleri en sevmediğim tarafım.? Değiştirmek istediğiniz bir özellik var mı?Çok fazla var. İşim dışında özel hayatımdaki her şeyi hep ertelerim. Hep son anda hallederim. En çok o özelliğimi değiştirmek istiyorum. Fenerbahçe babamın en büyük mirası? Sizi 10 yıl önce 'Behzat Ç.' ile tanıdık. Peki en başa sarsak... Ankaralısınız. Ankara ve Ankaralı olmak size ne ifade ediyor?Kendimi ait olduğumu hissettiğim tek yer Ankara. Kendimi bildiğim, samimiyeti öğrendiğim yer. Doğduğum, büyüdüğüm, okuduğum, çalıştığım, hatta askerliğimi bile yaptığım, bana hayatı öğreten yer. Çok ama çok özel. Tarifsiz.? Nasıl bir çocukluk yaşadınız?Her şeyden önce mutlu. Mahalle samimiyetinin olduğu bir semtte büyüdüm. Çok güzel anılarım oldu. Sonra yıllarca yaşadığım mahallem profesyonel olarak çalıştığım ilk iş ortamım oldu. Bu tesadüf rüya gibiydi benim için. İki ablası olan, en küçük kardeştim. O yüzden üstüme hep düşüldü ve bu durum hiç değişmedi. Hayatımın en değerlileri sadece ailem.? 14 yaşında babanızı kaybetmişsiniz. Bu kayıp sizi ve hayata bakışınızı nasıl etkiledi?Mutlaka hayatımı etkilemiştir. Bu konudaki en büyük şansım ailemin çok bilinçli olmasıydı. Bana ekstra bir sorumluluk hiç yüklenmedi. Hassas bir dönemden geçtiğim için tam tersi, ilgi benim üzerime oldu. Haklarını ödeyemem.? Sıkı bir Fenerbahçe taraftarısınız. Fenerbahçe ile nasıl bir bağınız var? Babanızdan size kalan bir miras olarak görüyormuşsunuz sanırım...Koyu bir Fenerbahçe taraftarıyım. Tarif edilemez, başka bir sevgi. Bambaşka bir ilişki, bambaşka bir sevda... Evet, gururla söylüyorum babamın bıraktığı en büyük mirastır bana Fenerbahçe.? Teknik lise mezunusunuz. Ailede başka oyuncu yok. Oyunculuk sizin kanınıza nasıl girdi?Ortaokulda törende okuduğum şiiri ve aldığım hazzı hatırlıyorum. Bu sevginin uzunca bir süre üzerine hiç gitmedim. Ailem de tiyatroyu severdi. Ben de çok taklit yapar, güldürürdüm onları. Ablam benden önce fark etti bunu. Birlikte konuştuk, karar verdik. Sonra da konservatuvar sınavına hazırlanmaya başladım. Kursa gidip her bulduğum oyunu izlediğim o günleri hiç unutamayacağım. Çok güzel zamanlardı. Konservatuvarı kazandım ve dünyam olmadım, diyet yaptım? Sahnede olmak iyi mi geldi?Tarifi mümkün olmayan bir his. Kendimi bu şekilde ifade edebilmenin verdiği mutluluğu başka hiçbir şeyde hissetmedim.? Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Oyunculuk bölümü mezunusunuz. Tek ve en büyük hayaliniz tiyatro yapmakken kendinizi nasıl ekranda ve 'Behzat Ç.' setinde buldunuz?Açıkçası tesadüfler sayesinde. Audition'ın deneme çekimi ne olduğunu bile tam bilmezken sadece bana verilen sahneyi en iyi şekilde canlandırmaya çalışmıştım. Sonrası çok hızlı gelişti. Setle tiyatronun aynı anda olabileceği inancı içindeydim ama maalesef anladım ki benim için bu uygun değildi. Tiyatronun hayatımda hep olacağının inancıyla dizi hayatına başladım. Öyle de oldu. En büyük isteğim de devam etmesi.? Ankara'dan İstanbul'a yerleştikten sonra zorlandınız mı?Çok zorlanmadım. Zaten İstanbul'a çok sık gelirdim. Burada bir çevrem de vardı. Sadece bir süre ev bulamadım. Küçük, tatlı zorluklar oldu en fazla. Ev bulduktan sonra da evden çıkmaz oldum. Hep sade bir hayatım oldu.? Sonra da hepimizi şaşırtan kilo verme süreciniz başladı. Ameliyat mı geçirdiniz?Hayır, ameliyat olmadım. Diyet yaptım bir süre. Konservatuvara girdikten sonra epey bir kilo almıştım, sonra aldığım kiloları geri çok zorlu bir yol? Birçok projede rol aldınız. Bazılarında başrolde olmasanız bile canlandırdığınız karakterler hep çok konuşulup öne çıktı. Sizin için başrol olmak ne kadar önemli?Senaryo her şeyden önemli. İyi bir senaryo olduktan sonra başrol ya da yan rol olması önemli değil. Benim için sadece rolümün işlevsel olması önemli. Proje kadar karakterin farklı olması da beni cezbeder.? Karakter oyunculuğunun farkı nedir?Ben böyle bir ayrımın olduğuna inanmıyorum. Daha doğrusu benim için yok. Oynayacağın karakterin katmanlarını bilmek ve o anın içinde olmak...? Oyunculuk yapmak sizdeki hangi boşluğu dolduruyor?Bir boşluktan ziyade hayatımın büyük bir bölümünü dolduruyor. Kendimi bu şekilde ifade edebildiğim her an benim için çok özel.? Yaptığınız mesleğin en zor yanı ne?Hiçbir meslekte böylesine büyük bir stres yoktur. Oyuncu olarak her performansınızda bir iddianızın olması çok zorlayıcı. Zaman ve mekan fark etmeden her gün bu iddia hali keyifli ama bir o kadar da stresli.? Oyunculuk gençlerin rüyasını süsleyen bir meslek. Bu işe başlayacak olanlara ne öğütlersiniz?Amaçları popüler veya ünlü olmaksa tavsiye etmiyorum. Bu çok zorlu bir yol. Ancak gerçekten oyunculuğa merakı olan herkes bu hissin peşinden gitmeli. Bu dünyayı sonuna kadar araştırıp de mutluluktan da...? Hangi noktada 'Menajerimi ara' dersiniz?Her projenin başında kesinlikle söylerim. Onun dışında işimle alakalı çözemeyeceğimi hissettiğim her an aklımdaki ilk isim o olur.? Bir menajeri canlandırıyorsunuz. Menajerlerin dünyasına dair sizi en şaşırtan ne oldu?Her ne kadar renkli görünse de menajerliğin çok stresli bir iş olduğunu düşünüyorum. Yapılan işin odak noktası insan olduğu için işler hem kolay hem de daha zor. Bu durumu yönetmenin zorluğu çok şaşırtıcı.? Dizide gördüğümüz menajerler ve oyuncular arasında büyük rekabet var. Siz o zorlu ve rekabet dolu arenadan nasıl etkileniyorsunuz? Siz de dizideki oyuncular gibi büyük bir yarış içinde misiniz?Hayır. Ben sadece kendi dünyamdayım. Diğer oyuncularla yarıştan çok birlik içinde olmaktan mutluyum. Benim çevremde böyle bir durum olması imkansız hatta komik.? Diğer bir projeniz 'Bir Başkadır' sizce ne kadar Türkiye aynası bir işti?Ülkemizin birçok farklı kültürlerini anlatan bir dizi olduğunu düşünüyorum. Yaşadığımız topraklarda bu ruhun benzeri birden çok fazla hikaye ve kültür olduğunu biliyorum. Bunların da işleneceği nice projeler olmasını çok isterim.? "Ağlanacak bir şey olsa ben de ağlardım" diyerek ağlamaya başladığınız bir sahne var. Siz en son neye ağladınız?Birçok şeye ağlamış olabilirim, hatırlamıyorum açıkçası. Üzüldüğüm için de ağlarım, mutlu bir olaya da ağlamış olabilirim. Sosyal medyada izlediğim videolardan birinde Artman, 'Behzat Ç.'deki Harun karakteriyle tanındı, 'Bir Başkadır'daki Yasin rolüyle de üstte çok oynamam dediğim bir rol yok? Komedi ya da dram, gerçekten hiç ayırt edemez oldum. Ayırmak da istemiyorum. İçinde olup haz alabildiğim sürece ikisini ayıramam. Hatta bunu sürdürmeyi çok isterim.? Asla oynamam dediğim bir rol yok. Beni heyecanlandıran, farklı olduğunu düşündüğüm her karakterle, her projede yer alabilirim.? Ekranda olmayı sevdim. Çok sevilen bir karakterle başlamam da benim için çok büyük bir şans oldu. Daha çok teşvik etti beni. Sorumluluğu çok fazla ama buna değer. Haz büyük derdim ayrımcılık? Genelde toplumsal konulara parmak basan işlerde rol aldınız. Peki siz ne kadar toplumsal konulara kafa yoran birisiniz?Kendisinin, çevresindekilerin ve yaşadığı toplumun bilincinde olan her insan kadar ben de kafa yorarım. İnceler, okur ve izlerim. Savunulması gereken her yerde hakkımı savundum ve savunurum.? En çok nelerle sorununuz, dertleriniz vardır?Ayrımcılık. Bu sorunun hiçbir zaman değişmeyeceğini bilmek canımı çok daha fazla zaman yakışıklı olduğumu düşünmedim? 'Behzat Ç.' sonrası yaptığınız işlerin çoğu büyük ilgi gördü. Şöhret, ün gibi kavramlar size ne ifade ediyor?Tabii birçok insan gibi benim için de büyüleyici ve renkli bir dünyaydı. Fakat bu kavramlar yıllar içinde çok değişti benim için.? Nasıl?Hepimiz insanız. Bu kadar basit bir noktadan bakıyorum bu duruma ve mutluyum.? Size hem kadınlar hem erkekler bayılıyor. İzleyici neden sizi bu kadar çok seviyor?Tam olarak tahmin edemiyorum. Samimi ve sıcak bir enerji buluyor olabilirler.? Bazılarına göre çok sempatik, bazılarına göre çok yakışıklısınız. Siz kendinizi yakışıklı bulur musunuz? Takılır mısınız fiziki konulara?Hiç takılmam. Hiçbir zaman da yakışıklı olduğumu düşünmedim.? boyundasınız. Kamera önünde zor oluyor mu?Memnunum boyumdan.? Sette karşınızdaki herkes takoz üstünde mi oynuyor?Tabii, birçok kez takoz kullandık. Her seferinde gülüyoruz, eğleniyoruz bu durumla.
başka bir dünyada karşılaşmış gibi